Dünyanın en ünlü müzisyenlerinden biri olan Beatles kümesi üyesi John Lennon’ın cinayeti, sırf o devrin değil, tahminen de tüm vakit içinderın en akıl dondurucu olaylarından bir tanesiydi.
Lennon’ın katili Mark David Chapman ise cinayeti işlediğinde çabucak hemen 26 yaşındaydı…
“Beatles, şu an İsa’dan daha tanınan.”
1960’ta kurucuları içinde John Lennon’ın da olduğu Beatles, süratli bir biçimde yükselir ve bütün dünya tarafınca tanınan bir rock’n roll kümesi olur. Lakin Lennon’ın 66 yılında sarf ettiği bu kelam, bilhassa dindarlar tarafınca reaksiyon ile karşılanırken buna rağmen 14 yıl daha sonra kendisini öldürecek olan 12 yaşındaki Chapman, Lennon’ı bu kelamı ile sevmeye başlar.
“Atlanta’ya gidip onun başını uçuracak ve anneme yaptıklarının bedelini ödetecektim!”
Lennon’ı öldürdüğünde 26 yaşında olan Chapman, pek sıkıntı bir çocukluk ve gençlik geçirir. Uyuşturucu bağımlılığı, intihar teşebbüsü ve annesine şiddet uygulan bir babası vardır Chapman’ın. Hatta katil, bir röportajında babasını da öldürmeyi düşündüğünü tabir eder.
Yalnız ve topluma yabancılaşmış bir katil
Texas doğumlu Chapman, 71’de Hristiyanlıkta bir mezhep olan Presbiteryenliğe geçtikten daha sonra bir daha doğduğunu tabir eder. Tam da bu sıralar da tahminen de Lennon’ı öldürmesine niye olacak kitabı, Salinger’in ‘The Catcher in the Reye’ ini okur ve kendisini, kitabın başkahramanı ile özdeşleştirerek, yalnız ve topluma yabancılaşmış olarak söz eder.
“İşte, bir yanda dünyanın hayranlık duyduğu bir insan, başka tarafta ben, kişiliksiz, sıradan bir insan.”
79 yılında Hawaii’ye yerleşen Chapman, 2 sene daha sonra da dindar karısı Gloria Abe ile evlenir ve bir güvenlik vazifelisi olarak çalışmaya başlar. Cinayetten daha sonra NBC’ye verdiği röportajda kendisini kişiliksiz olarak betimledikten daha sonra ‘John Lennon’ı öldürmekle kimliğimin ortaya çıkacağını düşünüyordum.’ diyen katil tahminen de hakikaten bir dönüşümde olduğuna inanıyordu.
Chapman, Lennon’ı öldüreceğini karısına söylüyor.
Mark David Chapman cinayetten 1 ay evvel Lennon’ı öldürmek üzere New York’a masraf ve değişik bir biçimde Robert Redford’un ‘Ordinary People’ sinemasını izledikten daha sonra bu emelinden vazgeçerek Hawaii’ye geri döner. daha sonrasında karısına ‘Lennon’ı öldürmeye takıntılı olduğunu’ söylemiş olduği ve 1 ay daha sonraki cinayet silahını gösterdiği biçimde Gloria Abe, bu durumu yetkililere bildirmez. Bir klinik psikologtan yardım da alsa Chapman, ‘beynindeki şeytanı’ susturamaz.
“John’un öldüğünü hayal et.”
Lennon ile özdeşlemiş ‘Hayal et.’ tabirini kendince bu türlü değiştiren Chapman, sık sık ‘Bir Beatle olmak isterdim.’ dermiş. Arkadaşının aktardığına nazaran bir uyuşturucu nöbetinde ise kendisinin ‘John Lennon’ olduğunu söyleyen katil, 6 Kasım 1980’de New York’a uçmadan evvel güvenlik vazifelisi olarak çalıştığı son iş gününde defteri John Lennon olarak imzalar.
Lennon’a mezar olan Dakota Apartmanı bir tesadüfe de yer olur.
Cinayetten 3 gün evvel New York’a giden katil bu günler boyunca Lennon’ın konutu olan Dakota Apartmanı’nın önünde günlerini geçirir ve müzikçiyi bekler. 19. yüzyılın sonlarında yapılmış olan bu bina 73 yılından itibaren Lennon, Ono çiftinin meskenleri olur. Lennon’ın kapısında öldürülmesinden 12 yıl evvel Polanski’nin ‘şeytanlı filmi’ Rosemary’s Baby‘nin bu apartmanda çekilmesi ve katil Chapman’ın cinayettilk evvel ve daha sonra şeytanla konuştuğunu argüman etmesi ise enteresan bir tesadüftür.
“Bu benim tabirimdir, ben Holden Caulfield.”
Cinayet günü otelinden ayrılan Chapman, olay mahaline gitmedilk evvel yıllar evvel okumuş olduğu ‘The Catcher in the Rye’ isimli kitabını yeniden alır ve kitabı, başkarakterinin ismi ile ‘Holden Caulfield’ olarak imzalayarak tüm gün Dakota’nın önünde Lennon’ı beklerken bu kitabı okur.
Cinayete 6 saat kala…
Lennon ve Ono çifti saat 5 üzere apartmanın önünde görülürler. O an yüreğini toplayamayan Chapman, Lennon’ın yanına yaklaşır ve 1 ay evvel Ono ile çıkarmış oldukları albüm olan ‘Double Fantasy’yi uzatır. Albümü imzalayan Lennon, katilinden ve olacaklardan bihaber ‘başka bir şeye muhtaçlığı olup olmadığını’ sorar Chapman’a. ‘Hayır efendim.’ diye cevaplayan Chapman, daha sonrasında o anları ‘Çok samimi ve güzel bir adam’ olarak niteleyecektir.
“Vuruldum! Vuruldum!”
Akşam 11’e yanlışsız meskenlerine dönen çift her şeyden habersiz 6 saattir kendilerini bekleyen Chapman’ın önünden geçerler. Aklının ortasındaki şeytan, katile daima ‘Yap, yap, yap!’ der ve bunun üzerine silahını çıkartan Chapman, Lennon’ın sırtına ve omzuna 5 el ateş eder. Birkaç adım daha atabilen Lennon’ın son kelamı ‘Vuruldum!’ olur.
“Eminim, artık küçük bir kesimim şeytan…”
İşlediği cinayetin akabinde donup kalan Chapman’a birinci müdahale kapı bakılırsavlisi Jose Perdomo’dan gelir ve silah, katilden uzaklaştırılır. Polisin olay yerine gelmesini bekleyen Chapman, kitabını okumaya devam eder. Cinayetten 3 saat daha sonra ise Chapman’ın polise şu biçimde dediği kayıtlara geçecektir: ‘Artık büyük bir kesimim Holden Caufield, küçük bir modülüm ise şeytan olmalı.’
Mark David Chapman; meczup mi, hayran mı, tetikçi mi?
Vietnam Savaşı’na karşı çıkan Lennon’ın, kitleleri etkilemesinden ötürü öldürüldüğünü düşünen bir küme, Chapman’ın tetikçi olabileceğini düşünür. Avukatları ise Chapman için ‘akıl sıhhati yerinde değil’ savunması yapar. Fakat Chapman, mahkemeye ‘deli’ olmadığı tabir eder ve yargılanmak ister. Tutuklanan Mark David Chapman müebbet mahpusa çarptırılır. 40 yıldır cezaevinde olan katil 10 defa kurallı tahliye istemiş fakat bunların hepsi reddedilmiştir. 11. kaideli tahliye duruşması ise önümüzdeki ağustos ayında olacak. Bakalım Lennon’ın katili özgür kalacak mı?
Larry King’in 1992’de Chapman ile yaptığı röportajı izlemek isteyenler için…
Askeri Dehasına Atatürk’ün Dahi Hayran Kaldığı, Gücüyle Romalıların Yüreklerine Endişe Salan Bir General: Hannibal Barca
İnsanın Başına Artık Bu Kadarı Gelmez Dedirten, 21 Kişinin Vefatıyla Sonuçlanmış Boston Pekmez Seli Felaketi
Kabullenmesi Güç Olsa da Sadece İki Dakikada Sizi Bir Elmas Üzere kuvvetli Biri Yapacak Acı Gerçekler
Lennon’ın katili Mark David Chapman ise cinayeti işlediğinde çabucak hemen 26 yaşındaydı…
“Beatles, şu an İsa’dan daha tanınan.”
1960’ta kurucuları içinde John Lennon’ın da olduğu Beatles, süratli bir biçimde yükselir ve bütün dünya tarafınca tanınan bir rock’n roll kümesi olur. Lakin Lennon’ın 66 yılında sarf ettiği bu kelam, bilhassa dindarlar tarafınca reaksiyon ile karşılanırken buna rağmen 14 yıl daha sonra kendisini öldürecek olan 12 yaşındaki Chapman, Lennon’ı bu kelamı ile sevmeye başlar.
“Atlanta’ya gidip onun başını uçuracak ve anneme yaptıklarının bedelini ödetecektim!”
Lennon’ı öldürdüğünde 26 yaşında olan Chapman, pek sıkıntı bir çocukluk ve gençlik geçirir. Uyuşturucu bağımlılığı, intihar teşebbüsü ve annesine şiddet uygulan bir babası vardır Chapman’ın. Hatta katil, bir röportajında babasını da öldürmeyi düşündüğünü tabir eder.
Yalnız ve topluma yabancılaşmış bir katil
Texas doğumlu Chapman, 71’de Hristiyanlıkta bir mezhep olan Presbiteryenliğe geçtikten daha sonra bir daha doğduğunu tabir eder. Tam da bu sıralar da tahminen de Lennon’ı öldürmesine niye olacak kitabı, Salinger’in ‘The Catcher in the Reye’ ini okur ve kendisini, kitabın başkahramanı ile özdeşleştirerek, yalnız ve topluma yabancılaşmış olarak söz eder.
“İşte, bir yanda dünyanın hayranlık duyduğu bir insan, başka tarafta ben, kişiliksiz, sıradan bir insan.”
79 yılında Hawaii’ye yerleşen Chapman, 2 sene daha sonra da dindar karısı Gloria Abe ile evlenir ve bir güvenlik vazifelisi olarak çalışmaya başlar. Cinayetten daha sonra NBC’ye verdiği röportajda kendisini kişiliksiz olarak betimledikten daha sonra ‘John Lennon’ı öldürmekle kimliğimin ortaya çıkacağını düşünüyordum.’ diyen katil tahminen de hakikaten bir dönüşümde olduğuna inanıyordu.
Chapman, Lennon’ı öldüreceğini karısına söylüyor.
Mark David Chapman cinayetten 1 ay evvel Lennon’ı öldürmek üzere New York’a masraf ve değişik bir biçimde Robert Redford’un ‘Ordinary People’ sinemasını izledikten daha sonra bu emelinden vazgeçerek Hawaii’ye geri döner. daha sonrasında karısına ‘Lennon’ı öldürmeye takıntılı olduğunu’ söylemiş olduği ve 1 ay daha sonraki cinayet silahını gösterdiği biçimde Gloria Abe, bu durumu yetkililere bildirmez. Bir klinik psikologtan yardım da alsa Chapman, ‘beynindeki şeytanı’ susturamaz.
“John’un öldüğünü hayal et.”
Lennon ile özdeşlemiş ‘Hayal et.’ tabirini kendince bu türlü değiştiren Chapman, sık sık ‘Bir Beatle olmak isterdim.’ dermiş. Arkadaşının aktardığına nazaran bir uyuşturucu nöbetinde ise kendisinin ‘John Lennon’ olduğunu söyleyen katil, 6 Kasım 1980’de New York’a uçmadan evvel güvenlik vazifelisi olarak çalıştığı son iş gününde defteri John Lennon olarak imzalar.
Lennon’a mezar olan Dakota Apartmanı bir tesadüfe de yer olur.
Cinayetten 3 gün evvel New York’a giden katil bu günler boyunca Lennon’ın konutu olan Dakota Apartmanı’nın önünde günlerini geçirir ve müzikçiyi bekler. 19. yüzyılın sonlarında yapılmış olan bu bina 73 yılından itibaren Lennon, Ono çiftinin meskenleri olur. Lennon’ın kapısında öldürülmesinden 12 yıl evvel Polanski’nin ‘şeytanlı filmi’ Rosemary’s Baby‘nin bu apartmanda çekilmesi ve katil Chapman’ın cinayettilk evvel ve daha sonra şeytanla konuştuğunu argüman etmesi ise enteresan bir tesadüftür.
“Bu benim tabirimdir, ben Holden Caulfield.”
Cinayet günü otelinden ayrılan Chapman, olay mahaline gitmedilk evvel yıllar evvel okumuş olduğu ‘The Catcher in the Rye’ isimli kitabını yeniden alır ve kitabı, başkarakterinin ismi ile ‘Holden Caulfield’ olarak imzalayarak tüm gün Dakota’nın önünde Lennon’ı beklerken bu kitabı okur.
Cinayete 6 saat kala…
Lennon ve Ono çifti saat 5 üzere apartmanın önünde görülürler. O an yüreğini toplayamayan Chapman, Lennon’ın yanına yaklaşır ve 1 ay evvel Ono ile çıkarmış oldukları albüm olan ‘Double Fantasy’yi uzatır. Albümü imzalayan Lennon, katilinden ve olacaklardan bihaber ‘başka bir şeye muhtaçlığı olup olmadığını’ sorar Chapman’a. ‘Hayır efendim.’ diye cevaplayan Chapman, daha sonrasında o anları ‘Çok samimi ve güzel bir adam’ olarak niteleyecektir.
“Vuruldum! Vuruldum!”
Akşam 11’e yanlışsız meskenlerine dönen çift her şeyden habersiz 6 saattir kendilerini bekleyen Chapman’ın önünden geçerler. Aklının ortasındaki şeytan, katile daima ‘Yap, yap, yap!’ der ve bunun üzerine silahını çıkartan Chapman, Lennon’ın sırtına ve omzuna 5 el ateş eder. Birkaç adım daha atabilen Lennon’ın son kelamı ‘Vuruldum!’ olur.
“Eminim, artık küçük bir kesimim şeytan…”
İşlediği cinayetin akabinde donup kalan Chapman’a birinci müdahale kapı bakılırsavlisi Jose Perdomo’dan gelir ve silah, katilden uzaklaştırılır. Polisin olay yerine gelmesini bekleyen Chapman, kitabını okumaya devam eder. Cinayetten 3 saat daha sonra ise Chapman’ın polise şu biçimde dediği kayıtlara geçecektir: ‘Artık büyük bir kesimim Holden Caufield, küçük bir modülüm ise şeytan olmalı.’
Mark David Chapman; meczup mi, hayran mı, tetikçi mi?
Vietnam Savaşı’na karşı çıkan Lennon’ın, kitleleri etkilemesinden ötürü öldürüldüğünü düşünen bir küme, Chapman’ın tetikçi olabileceğini düşünür. Avukatları ise Chapman için ‘akıl sıhhati yerinde değil’ savunması yapar. Fakat Chapman, mahkemeye ‘deli’ olmadığı tabir eder ve yargılanmak ister. Tutuklanan Mark David Chapman müebbet mahpusa çarptırılır. 40 yıldır cezaevinde olan katil 10 defa kurallı tahliye istemiş fakat bunların hepsi reddedilmiştir. 11. kaideli tahliye duruşması ise önümüzdeki ağustos ayında olacak. Bakalım Lennon’ın katili özgür kalacak mı?
Larry King’in 1992’de Chapman ile yaptığı röportajı izlemek isteyenler için…
Askeri Dehasına Atatürk’ün Dahi Hayran Kaldığı, Gücüyle Romalıların Yüreklerine Endişe Salan Bir General: Hannibal Barca
İnsanın Başına Artık Bu Kadarı Gelmez Dedirten, 21 Kişinin Vefatıyla Sonuçlanmış Boston Pekmez Seli Felaketi
Kabullenmesi Güç Olsa da Sadece İki Dakikada Sizi Bir Elmas Üzere kuvvetli Biri Yapacak Acı Gerçekler