Deal ve Kennedy modeli nedir ?

Felaket

Global Mod
Global Mod
Deal ve Kennedy Modeli Nedir? – Bir Yönetim Teorisi Üzerine Eleştirel Bir Bakış

Bir arkadaşım geçenlerde bana, “Deal ve Kennedy modelinin gerçek dünyada nasıl işlediğini düşünüyor musun?” diye sordu. İlk başta bu soru bana biraz teorik gelmişti çünkü birçok yöneticinin, bu modeli sadece kitaplarda duyduğuna eminim. Ancak, biraz düşündükten sonra aslında çok derinlemesine bir soru olduğunu fark ettim. Yönetim dünyasında kullanılan pek çok model, insanların iş yapış şekillerine dair önemli çıkarımlar sunuyor. Deal ve Kennedy modeli de bu modellerden biri ve iş dünyasında pek çok kişi tarafından benimsenmiş bir yaklaşım. Gelin, bu modelin ne olduğunu, güçlü ve zayıf yönlerini ele alarak tartışalım.

Deal ve Kennedy Modeli: Temel Kavramlar

Deal ve Kennedy modeli, 1980’lerde Terence Deal ve Allan Kennedy tarafından geliştirilmiş bir organizasyon teorisi modelidir. Model, bir organizasyonun kültürünü anlamak için dört temel boyut üzerinden değerlendirme yapmayı önerir. Bu boyutlar şunlardır:

1. Risk/Ödül Düzeyi: Organizasyonun risk alma seviyesi ile elde edilen ödüllerin büyüklüğü arasındaki ilişkiyi ifade eder.

2. Bağlılık ve İletişim: Organizasyon içindeki bireylerin birbirlerine ne kadar bağlı oldukları ve ne kadar açık bir iletişim kurduklarıyla ilgilidir.

3. Değerler ve Gelenekler: Organizasyonun iş yapış biçimleri, geleneksel değerleri ve içindeki sosyal yapı hakkında bilgi verir.

4. Hız ve Tempo: Organizasyonun karar alma ve uygulama hızını ölçer.

Bu dört anahtar unsur, bir organizasyonun genel kültürünü oluşturur ve organizasyon içindeki insanlar üzerinde büyük bir etki yaratır.

Stratejik ve Çözüm Odaklı Yaklaşımlar

Deal ve Kennedy modelinin en önemli katkılarından biri, organizasyonların kültürünü anlamada daha bütünsel bir bakış açısı sunmasıdır. Model, özellikle risk/ödül düzeyiyle ilgili kısmı ile stratejik kararlar alma sürecini inceler. Yüksek risk, yüksek ödül potansiyeli sunan bir organizasyonda, kararlar hızlı alınır ve büyük fırsatlar kovalanır. Bu tür organizasyonlar genellikle teknoloji firmaları veya yenilikçi girişimler gibi hızlı değişim gösteren sektörlerde yaygındır. Bu, erkeklerin genellikle stratejik, çözüm odaklı yaklaşım sergilediği bir durumu çağrıştırır. Çalışanlar, cesur ve hızlı adımlar atarak organizasyonları büyütmeyi hedeflerler.

Deal ve Kennedy modeline göre, yüksek risk alan organizasyonlar, sürekli bir yenilik ve büyüme arayışındadırlar. Bu noktada, şirketlerin liderleri ve çalışanları hızlı düşünme, hızlı karar alma yeteneklerine sahip olmalıdırlar. Ancak bu tür bir yaklaşım, bazı zamanlar istikrarsız ve sürdürülebilir olmayabilir. Herhangi bir yenilik veya çözüm, sürekli test edilmek zorunda kalır. Yüksek riskin sürekli ödüllerle dengelenmesi gerektiği unutulmamalıdır.

Empatik ve İlişkisel Yaklaşımlar

Modelin diğer boyutları ise organizasyonun içindeki değerler, gelenekler ve çalışanlar arasındaki bağlılıkla ilgilidir. Bu faktörler, kadınların iş yerindeki empatik ve ilişkisel yaklaşımlarını hatırlatıyor. Özellikle düşük riskli ve daha geleneksel sektörlerde çalışanlar, genellikle işin her aşamasında daha dikkatli, duyarlı ve uzun vadeli bir bakış açısıyla hareket ederler. Deal ve Kennedy’ye göre, organizasyonlar bu tür yapılarla daha güvenli bir ortam yaratırlar, çünkü çalışanlar arasında güçlü bir bağ ve karşılıklı güven gelişir.

Geleneksel organizasyonlarda, çalışanlar genellikle daha az risk almayı tercih ederler. Bunun yerine, süregelen başarıya odaklanılır ve organizasyonun mevcut değerleriyle uyum içinde kalınır. Bu yaklaşım, organizasyonun dışarıya dönük bir strateji geliştirmesini engelleyebilir, ancak içeride güçlü bir dayanışma ve güven ortamı sağlar. Bu da uzun vadeli başarıya olanak tanıyabilir.

Deal ve Kennedy Modelinin Güçlü Yönleri

Modelin güçlü yönlerinden biri, organizasyon kültürünü daha somut bir şekilde anlamamıza olanak tanımasıdır. Risk/ödül düzeyinin net bir şekilde tanımlanması, organizasyonların büyüme stratejileri üzerinde daha net bir bakış açısı sağlar. Örneğin, bir teknoloji firması ile bir bankanın kültürünü ayırt etmek çok daha kolay hale gelir. Teknoloji firmaları genellikle hızlı kararlar alırken, bankalar daha çok dikkatli ve güven odaklı hareket ederler.

Ayrıca, organizasyonel değerler ve geleneklerin altını çizerek, şirketlerin sosyal yapılarının ne kadar önemli olduğunu vurgular. Bu, özellikle çalışanların bağlılıklarını artıran ve yüksek performans göstermelerini sağlayan unsurlardan biridir.

Modelin Zayıf Yönleri ve Eleştiriler

Bununla birlikte, Deal ve Kennedy modelinin eleştirilen noktaları da vardır. Modelin çok basitleştirici bir yaklaşım sunduğu söylenebilir. Her organizasyonun kültürü dört temel boyutta özetlenemez. Gerçek dünyada, organizasyonlar genellikle birden fazla kültürel boyuta sahiptir ve bu boyutlar sürekli olarak evrim geçirir. Modelin sunduğu kategoriler, karmaşık bir organizasyon yapısının sadece yüzeyini temsil edebilir.

Bir diğer eleştiri, modelin sadece belirli organizasyon türleriyle daha iyi uyum sağladığıdır. Yüksek risk alan organizasyonlar için çok uygunken, geleneksel sektörlerde bu modelin uygulanabilirliği sınırlı olabilir. Ayrıca, cinsiyet, yaş, geçmiş deneyimler gibi faktörler, bir organizasyonun kültürünü büyük ölçüde etkileyebilir, ancak bu faktörler modelde yer almamaktadır.

Sonuç: Deal ve Kennedy Modeli Gerçekten İhtiyaç Duyduğumuz Bir Model Mi?

Sonuç olarak, Deal ve Kennedy modeli, organizasyonların kültürünü anlamada önemli bir araç olabilir, ancak her organizasyon için evrensel bir çözüm sunmamaktadır. Özellikle yüksek riskli sektörlerde oldukça etkili olabilirken, geleneksel ve düşük riskli organizasyonlarda daha az geçerliliği vardır. Modelin güçlü ve zayıf yönlerini anlamak, yöneticilerin organizasyonlarını daha verimli bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabilir.

Sizce, organizasyon kültürünü tanımlarken sadece dört temel boyut yeterli midir? Yoksa daha fazla faktör göz önünde bulundurulmalı mı?