DeSouza
New member
Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, Türkiye’nin Rusya ile Ukrayna içindeki krizde “dengeli bir diplomasi ile süreci götürdüğünü ve fazlaca başarılı olduğunu” yazarken, NATO’ya ne yapacağının aşikâr olmadığını, Türkiye’nin dikkatli olması gerektiğini tabir etti.
Uğur, yazısında “Kuşkusuz hem Ukrayna ile tıpkı vakitte Rusya ile emek emek kurulan bağların saçma sapan niçinlerle, içimizden ya da dışımızdan gelecek provokasyonlarla heba edilmesine müsaade verilmemeli. Bu yüzden Türkiye’nin Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliklerini destekleyeceği yolundaki açıklamalardan kaçınmak gerek. Bu çeşit açıklamalar, bölgeyle bir arada bizi de ateşe atacak gelişmelere benzin dökmekten farksız” dedi.
Uğur, yazısına şu biçimde devam etti:
“Özellikle de ‘NATO ne yapacaksa yapmalı’ sözünün akabinde bir daha dımdızlak ortada kalmayalım Rusya ile baş başa.
Zira o NATO’nun ne yapacağı belli olmaz. Üyesi olduğumuz tarihten bu yana becerilerini gördük, yaşadık en acı biçimde. Malum Türkiye’de en son 15 Temmuz dâhil bir epey darbeyi yapan bir ‘teşkilat”tan kelam ediyoruz burada.
özetlemek gerekirse Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurdurmak isteyen, ülkemizdeki her türlü yıkıcı ve bölücü faaliyetin baş destekleyicisi olan ABD ile olan ilgilerimizi değerlendirirken, Suriye topraklarından ülkemize yüzlerce füze atılır ve onlarca insanımız şehit edilirken 5. Maddeyi duymazdan gelen NATO’yu unutmadan Putin’in aşağıdaki sözlerini dikkatle okumalıyız:
‘Rusya, SSCB dağılınca tüm yeni jeopolitik gerçekleri tanıdı. Sovyetler daha sonrası alanda ortaya çıkan tüm ülkelerle, bağımsız devletlerle bağlantımızı güçlendirmek için etkin olarak çalışıyoruz. Hatta hayli sıkıntı konularda bile, mesela Dağlık Karabağ’da sürece dâhil tüm devletlerin çıkarlarından hareket ederek epeyce dikkatli davrandık.’
Dağlık Karabağ, Astana süreci, Soçi, Suriye ve İdlib. Anladık sanırım…”
Uğur, yazısında “Kuşkusuz hem Ukrayna ile tıpkı vakitte Rusya ile emek emek kurulan bağların saçma sapan niçinlerle, içimizden ya da dışımızdan gelecek provokasyonlarla heba edilmesine müsaade verilmemeli. Bu yüzden Türkiye’nin Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO üyeliklerini destekleyeceği yolundaki açıklamalardan kaçınmak gerek. Bu çeşit açıklamalar, bölgeyle bir arada bizi de ateşe atacak gelişmelere benzin dökmekten farksız” dedi.
Uğur, yazısına şu biçimde devam etti:
“Özellikle de ‘NATO ne yapacaksa yapmalı’ sözünün akabinde bir daha dımdızlak ortada kalmayalım Rusya ile baş başa.
Zira o NATO’nun ne yapacağı belli olmaz. Üyesi olduğumuz tarihten bu yana becerilerini gördük, yaşadık en acı biçimde. Malum Türkiye’de en son 15 Temmuz dâhil bir epey darbeyi yapan bir ‘teşkilat”tan kelam ediyoruz burada.
özetlemek gerekirse Suriye’nin kuzeyinde bir terör devleti kurdurmak isteyen, ülkemizdeki her türlü yıkıcı ve bölücü faaliyetin baş destekleyicisi olan ABD ile olan ilgilerimizi değerlendirirken, Suriye topraklarından ülkemize yüzlerce füze atılır ve onlarca insanımız şehit edilirken 5. Maddeyi duymazdan gelen NATO’yu unutmadan Putin’in aşağıdaki sözlerini dikkatle okumalıyız:
‘Rusya, SSCB dağılınca tüm yeni jeopolitik gerçekleri tanıdı. Sovyetler daha sonrası alanda ortaya çıkan tüm ülkelerle, bağımsız devletlerle bağlantımızı güçlendirmek için etkin olarak çalışıyoruz. Hatta hayli sıkıntı konularda bile, mesela Dağlık Karabağ’da sürece dâhil tüm devletlerin çıkarlarından hareket ederek epeyce dikkatli davrandık.’
Dağlık Karabağ, Astana süreci, Soçi, Suriye ve İdlib. Anladık sanırım…”