Kalan dolma içi nasıl saklanır ?

Melis

New member
Kalan Dolma İçiyle Gelen Hatıralar: Bir Akşam Sofrasından Doğan Dostluk

Merhaba sevgili forumdaşlar,

Bugün size mutfakta bir tencerenin başında başlayan ama kalbin derinliklerine kadar inen bir hikâye anlatmak istiyorum. Belki siz de benim gibi bazen yemek yaparken anılara, insanlara, hatta kendinize yolculuk ediyorsunuzdur. Hani şu dolma yaparken “biraz fazla iç hazırlayayım, ne olur ne olmaz” deyip sonra da “bu kadar iç elimde kaldı, şimdi ne yapacağım bununla?” diye düşünürsünüz ya… işte hikâyem tam da orada, o noktada başladı.

Bir Akşamın Sessizliğinde: Elif ve Kalan Dolma İçi

Elif, o gün işten yorgun argın dönmüştü. Hava soğuktu, mutfağa girdiğinde tek istediği evin sıcak kokusunu duymaktı. Dolma yapacaktı; annesinden kalma bir tarifle, anneannesinden kalma bir tencereyle.

Ama tıpkı hayat gibi, ölçüler tam tutmamıştı. Dolmalar tencereye dizildiğinde, bir kase dolusu iç elinde kalmıştı.

O an Elif, kasenin içinde kalan karışımın sadece pirinç, soğan ve baharat olmadığını hissetti. İçinde geçmişten taşan bir sızı, annesinin sesi, anneannesinin gülüşü vardı. “Kalan dolma içi nasıl saklanır?” diye düşündü kendi kendine, ama aslında sorduğu şey başkaydı: “Kalan her şey nasıl saklanır? Kırılan, yarım kalan, yarıda bırakılan duygular nasıl korunur?”

Erkek Mantığıyla Pratik Bir Çözüm: Cem’in Stratejisi

Elif’in düşünceleri mutfağın sessizliğinde dolaşırken, kapı çaldı. Komşusu Cem uğramıştı, eli bir bardak çayla.

“Elif, ne yapıyorsun bu saatte hâlâ mutfakta?”

“Dolma yaptım, ama biraz fazla iç kaldı.”

Cem bir an düşündü, sonra yüzünde o klasik erkek çözüm ifadesi belirdi.

“Onu buzluğa at gitsin,” dedi, kendinden emin bir tonla. “Yarın da kullanırsın, ya da köfte gibi kızartırsın. Stratejik düşünmek lazım.”

Elif, Cem’in pratikliğine gülümsedi ama içinde bir şey eksik kaldı. Evet, çözüm doğruydu belki; ama mesele içi nereye koyacağı değil, o içte biriken hislerle ne yapacağıydı.

Kadın Kalbinin Derinliğinde: Elif’in Duygusal Yaklaşımı

Elif kasenin başına geçti, karışımı karıştırdı, pirinçlerin birbirine karışan sesini dinledi.

“Bu içi dolaba koymak yetmez,” dedi kendi kendine. “Bu, bir hatıradır.”

Sonra küçük bir kavanoz buldu, dolma içini özenle içine koydu, kapağını kapattı. Üzerine küçük bir not yapıştırdı: “Bugünün emeği, yarının ilhamı.”

O an fark etti ki, o iç sadece artan bir yemek değil, aynı zamanda hayatın devam ettiğini hatırlatan bir semboldü. Her şeyin fazlası, yarımı, artığı bile değerlidir — yeter ki onu saklamayı bilelim.

Forumun Erkek Üyeleri Yorumda: “Kardeşim, Dolma İçi Kurtarılabilir”

Elif bu hikâyeyi bir gün bizim forumda paylaştığında, hemen yorumlar yağmaya başladı.

Bir erkek kullanıcı yazmıştı:

> “Kardeşim, ben o içten mücver yapıyorum. Yumurta kır, un koy, kızart gitsin. Çözümsüz hiçbir iç yoktur.”

Bir diğeri ise şöyle yazmıştı:

> “Ben de stratejik yaklaşıyorum. Fazla iç olursa donduruyorum, sonra domates dolması yapıyorum. Hayatta plan şart!”

Erkeklerin bu çözüm odaklı yorumları arasında bile, sevgi dolu bir sıcaklık vardı. Çünkü herkesin elinde biraz “kalan iç” vardı; kiminki hayatından, kiminki bir ilişkiden, kiminki sadece bir tencereden.

Kadınların Yorumlarında Empati: “O İçin Hikâyesi Var”

Bir kadın kullanıcı şöyle yazmıştı:

> “Elif, ben seni çok iyi anladım. O dolma içi aslında kalbimizde kalan şeyleri temsil ediyor. Ben her seferinde o içi değerlendirirken annemi hatırlıyorum. Bazen o içten dolma değil, anı yapıyoruz.”

Bir diğeri de şunu eklemişti:

> “Ben de hep fazla iç kalır diye bilerek fazla yaparım. Çünkü yarın o içten yeni bir yemek çıkar. Tıpkı hayat gibi — hiçbir şey boşa gitmez.”

O yorumlar, Elif’in içini ısıttı. Demek ki mutfakta kalan bir şey bile insanları bir araya getirebiliyordu.

Cem ve Elif’in Son Sohbeti: “Kalan Her Şey Değerlidir”

Bir akşam Cem yine uğradı. Elif o gün o kavanozdaki içle yeni bir tarif denemişti: zeytinyağlı dolma topları.

Cem tattı, beğendi, sonra sessizce “Güzel olmuş,” dedi.

Elif gülümsedi.

“Biliyor musun Cem,” dedi, “bazen sadece kalan iç değil, kalan hisler de değerlidir. Onları atmak yerine dönüştürmek gerek.”

Cem başını salladı.

“Demek ki dolma içi bile insana hayat dersi verebiliyor,” dedi gülerek.

O gün o mutfakta sadece bir yemek değil, bir dostluk da saklanmıştı.

Forumdaşlara Son Söz: Senin Kalan İçin Hikâyesi Ne?

Sevgili forumdaşlar, belki sizin de bir tencerenin dibinde kalan biraz dolma içiniz vardır. Belki o içi saklarken birini, bir zamanı, bir duyguyu hatırlarsınız.

Kimi buzdolabına koyar, kimi dondurucuya, kimi kalbine…

Peki ya siz?

Sizin “kalan iç” hikâyeniz ne?

Siz o artan içi nasıl saklıyorsunuz — bir kavanozda mı, yoksa bir anıda mı?

Yorumlarınızı bekliyorum.

Çünkü bu forumda her “kalan iç” aslında yeni bir hikâyenin başlangıcıdır.