DeSouza
New member
Eski AKP İstanbul Milletvekili Emin Sevecen, Rusya-Ukrayna tansiyonunda Türkiye’nin soğukkanlılığını muhafazası gerektiğini söylemiş oldu. Tatlı, “Soğukkanlılık korunduğu takdirde, ziyan, artan güç fiyatları ve olası turizm gelirlerinde eksilmeyle sonlu kalacak. Buna karşılık yararı, NATO ve AB ortasında durumumuzu pekiştirmek olabilir” dedi.
Korkusuz muharriri Can Ataklı’ya konuşan Şirin’in açıklamaları şöyleki:
“Ukrayna Rusya probleminde, bizim NATO üyesi olduğumuzu hatırlayarak fakat sükûnetimizi koruyarak hareket etmemiz lazım.
Birinci dikkate alınacak bahis, Putin’in ne yapmak istediği. Putin’in televizyonda yaptığı konuşma gerçekten tarihi kıymette ve Putin’in çok Rus milliyetçisi ve yayılmacı siyasetini; ismini koyalım, emperyal siyasetini ortaya koyuyor. Ukrayna hakkında söylemiş oldukleri yenilir yutulur üzere değil. Ukrayna’nın varlığını inkar ediyor. Benzetmek üzere olmasın lakin Hitler’in 2’nci dünya savaşından evvelden Polonya hakkında söylemiş olduklerini hatırlatıyor. Türkiye soğukkanlılığını korursa bu durumdan az ziyanlı çıkabilir. Hatta birtakım yararlar sağlayabilir.
Soğukkanlılık korunduğu takdirde, ziyan, artan güç fiyatları ve mümkün turizm gelirlerinde eksilmeyle hudutlu kalacak. Buna karşılık yararı, NATO ve AB ortasında durumumuzu pekiştirmek olabilir. Genel olarak Türkiye dış siyasetlerine baktığımızda, son 2-3 yılda tansiyonlardan beslenen çatışmacı dış siyaset yürütüldü. Bu siyasetlerin birtakım getirileri de oldu. Suriye’de, Kafkaslar’da, Libya’da hatta Afrika’da daha görünür daha dikkate alınır oldu. ABD’de Biden geldikten daha sonra, bu tansiyonlardan yararlanan, çatışmalardan yararlanan dış siyaset yerine kazanımları konsolide eden bir periyoda girilmek istendi. Bu safhada fazlaca başarılı olunduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye dış siyasetini kurumlar ve prensiplerle yürütmek yerine Tayyip Erdoğan’ın ferdî önderler diplomasisi biçimi ile yürütmek isteniyor. Bu stille tahminen biraz Afrika’da sonuç alabilirsiniz lakin Rusya ile, ABD ile, AB ile, İngiltere ile, Almanya ile sonuç alamazsınız. Bunlarla ilgiler fazlaca daha müesses asıllara oturmalıdır. Devlet siyaseti yerine Tayyip Erdoğan siyaseti yaparsanız, karşı taraf bir kişinin zaaflarından yaralanmasını epeyce düzgün bilir.”
“Ukrayna’nın bu saatten daha sonra NATO’ya girmesi orta vadede kelam konusu değil. NATO’nun aslına bakarsan hudutları ihtilaflı olan bir ülkeyi kabul etmesi ana mukavelesine göre mümkün değil. Olup bitenlere bakınca, Avrupa’nın da kendi ortasında bir karar vermesi lazım. Askeri gücü olmayan Avrupa’nın ABD-Rusya-Çin üçgeninde kelamının dikkate alınması pek mümkün görünmüyor.”
Korkusuz muharriri Can Ataklı’ya konuşan Şirin’in açıklamaları şöyleki:
“Ukrayna Rusya probleminde, bizim NATO üyesi olduğumuzu hatırlayarak fakat sükûnetimizi koruyarak hareket etmemiz lazım.
Birinci dikkate alınacak bahis, Putin’in ne yapmak istediği. Putin’in televizyonda yaptığı konuşma gerçekten tarihi kıymette ve Putin’in çok Rus milliyetçisi ve yayılmacı siyasetini; ismini koyalım, emperyal siyasetini ortaya koyuyor. Ukrayna hakkında söylemiş oldukleri yenilir yutulur üzere değil. Ukrayna’nın varlığını inkar ediyor. Benzetmek üzere olmasın lakin Hitler’in 2’nci dünya savaşından evvelden Polonya hakkında söylemiş olduklerini hatırlatıyor. Türkiye soğukkanlılığını korursa bu durumdan az ziyanlı çıkabilir. Hatta birtakım yararlar sağlayabilir.
Soğukkanlılık korunduğu takdirde, ziyan, artan güç fiyatları ve mümkün turizm gelirlerinde eksilmeyle hudutlu kalacak. Buna karşılık yararı, NATO ve AB ortasında durumumuzu pekiştirmek olabilir. Genel olarak Türkiye dış siyasetlerine baktığımızda, son 2-3 yılda tansiyonlardan beslenen çatışmacı dış siyaset yürütüldü. Bu siyasetlerin birtakım getirileri de oldu. Suriye’de, Kafkaslar’da, Libya’da hatta Afrika’da daha görünür daha dikkate alınır oldu. ABD’de Biden geldikten daha sonra, bu tansiyonlardan yararlanan, çatışmalardan yararlanan dış siyaset yerine kazanımları konsolide eden bir periyoda girilmek istendi. Bu safhada fazlaca başarılı olunduğunu söylemek mümkün değil. Türkiye dış siyasetini kurumlar ve prensiplerle yürütmek yerine Tayyip Erdoğan’ın ferdî önderler diplomasisi biçimi ile yürütmek isteniyor. Bu stille tahminen biraz Afrika’da sonuç alabilirsiniz lakin Rusya ile, ABD ile, AB ile, İngiltere ile, Almanya ile sonuç alamazsınız. Bunlarla ilgiler fazlaca daha müesses asıllara oturmalıdır. Devlet siyaseti yerine Tayyip Erdoğan siyaseti yaparsanız, karşı taraf bir kişinin zaaflarından yaralanmasını epeyce düzgün bilir.”
“Ukrayna’nın bu saatten daha sonra NATO’ya girmesi orta vadede kelam konusu değil. NATO’nun aslına bakarsan hudutları ihtilaflı olan bir ülkeyi kabul etmesi ana mukavelesine göre mümkün değil. Olup bitenlere bakınca, Avrupa’nın da kendi ortasında bir karar vermesi lazım. Askeri gücü olmayan Avrupa’nın ABD-Rusya-Çin üçgeninde kelamının dikkate alınması pek mümkün görünmüyor.”